İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki Savunmam
01.06.2015 tarihinde İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamadaki savunmam:
Suç olduğu ileri sürülen eylemin meydana geldiği dönemde İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapmaktaydım. Biz hiçbir suç işlemedik. Bir hukuk kurumu yöneticisi olarak, mer'i hukuk ne diyorsa, görevimiz gereği onu yaptık. Asıl görevimizi yapmamamız, görevi kötüye kullanma suçu oluştururdu.
Hukuka aykırı eylemimiz olmadı. Suçun hiçbir unsuru oluşmamıştır. Bu konuyu Sayın Baro Başkanımız Ümit Kocasakal teknik hukuk açısından çok güzel izah etti, bu savunmaya katılıyorum.
Ancak bir şey itiraf etmek isyorum. Bir Türk hukukçusu olarak içimi acıtan, bu dava hukuka göre değil, zamanın ruhuna göre açılmıştır. Öyle günler yaşıyoruz ki artık bu ülkede, artık hiç kimsenin hukuk güvenliği kalmamıştır. Bu tarz kumpasların yolu açıldıktan sonra, artık kurbanlar zamanın ruhuna göre verilmektedir.
Gerçek şu ki, o dönemde İstanbul Barosu'nun yönetimini sandıkta alamayanlar, Baro yönetimini düşürmek için kumpaslar kurmakta, hukuku silah olarak kullanarak yönetimi düşürme yolları aramaktaydılar. Bu dava siyasi bir davadır. Türban bahane edilerek açılmıştır.
Sayın heyet, arkanızda bir yazı yazmakta. Arkanızda, başınızın hemen üzerinde "Adalet Mülkün Temeli" yazmakta. Hepimiz işte bu yazının gölgesi altında yargının temel unsurları olarak görev icra etmekteyiz. Meşhur fıkrada denildiği gibi insanlar ölür, asiller ölür, kralın yakınları ölür, zaman gelir krallar ölür. Ancak hiçbir zaman adalet ölmemeli, 5. çan çalmamalıdır. Biz adalet savaşçıları bunun için varız ve mücadele veriyoruz.
Biz hukuka aykırı eylem yapmadık, aksine bu dava hukuka aykırı açıldı. Beraat değil, Adalet istiyorum.