Engelli Hukukuna Giriş Sempozyumu Açılış Konuşması
ENGELLİ HUKUKUNA GİRİŞ SEMPOZYUMU
AÇILIŞ KONUŞMASI
Sayın Dekanım, Sayın Başkanım, hocalarım, sevgili öğrenciler ve konuklarımız, hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Öncelikle bu toplantıyı organize eden ve bir üniversite bünyesinde ilk defa “Engelli Hakları Komisyonu” adı altında örgütlenen, komisyonun başkanı Doç. Dr. İpek Sağlam’a ve genç yaşına rağmen engelli hakları konusu pek çok başarılı çalışmaya imza atan çok sevgili arkadaşım Araştırma Görevlisi Canan Ünal’a ve yine bu çalışmayı hazırlayan isimsiz kahramanlara çok teşekkür ediyorum.
Bir mücadelenin başarıya ulaşması için örgütlenme, organize olma çok önemlidir. Örgütlenme denince aman yanlış anlaşılmasın. “Örgütlenme” kelimesi hiçbir şekilde korkulacak, endişe duyulacak bir şey değildir. 80 darbesinden sonra toplumun zihinlerine hatalı bir format atıldı. Herkes “örgütlenme” kelimesini, suç örgütleri ile yan yana koymaya başladı. Hiç böyle bir şey düşünmeyin, bizim bahsettiğimiz hukuka uygu, -Türkçede karşılığı yokmuş gibi- bir kesimin “legal” dediği örgütlenmeden bahsediyorum. Biz avukatların Barolarda örgütlenmesi, işçilerin Sendikalarda örgütlenmesi, siyasetle uğraşanların siyasi partilerde örgütlenmesi, bir takım hedeflere ulaşmak isteyenlerin vakıf ve derneklerde örgütlenmesi ve engelli hakları konusunda bilimsel çalışma yapmak isteyenlerin Marmara Üniversitesi Engelli Hakları Komisyonu’nda örgütlenmesi gibi örgütlenmeden bahsediyorum.
Demokratik toplumların gücü, sivil toplum kuruluşlarında örgütlenmelerden ve kendisini ifade edebilmeden geçer. Çünkü toplumlarda, çeşitli açılardan dezavantajlılar yaratmıştır. Anatomik açıdan insan olabiliriz ancak “insanlık evrimini” henüz tamamlayamamış bir takım zihinler, kendilerine benzemeyenleri daima ezme, dışlama ve sömürme politikası gütmüşlerdir. Her şeyin insan için olduğunu, evrenin insan, hatta kendisi için yaratıldığını düşünür bu zihinler. Ve işin ilginci, bu zihin yapısı toplumda egemenlik de kurmuştur. Topluma öyle kabul ettirmişler ki bu düşünceyi, doğal olanın bu olduğu kuşaklar boyunca düşünülür hale gelmiş. Bir egemenler hiyerarşisi oluşturulmuş. Patron işçiyi, erkek kadını, büyükler çocukları, tüm bunlar hayvanları ve diğer canlıları, egemen anlayışa sahip olmayan inançtakileri, hayat tarzlarını, cinsel seçimleri, kültürleri eziyor, dışlıyor, sömürüyor. Her canlının yaşam hakkı olduğunu düşünemez, aslında düşünmek de istemez bu egemenler. İşte bu zihinlere karşı dün gece geç saatlere kadar Validebağ Korusunu korumak için mücadele ettik. Daha fazla para sahibi olmak, daha fazla egemen olmak için ağaçların, ağaçların da ötesinde o çevrede bulunan tüm canlıların yaşam hakkı yok edilmek isteniyor. Bazen düşünüyorum da, topluma egemen olan bu insanlar varken, uzaylı istilasından korkmaya hiç gerek yok. Bu tarz insanlar –ki toplumumuza da egemen olan bunlar-, istilacı uzaylıları aratmadan tüm dünyayı sömürüyor, canlıları ve kaynakları yok ediyor. Buna dur denebilmesi için STK’larda örgütlenilmesi, barışçıl ve dezavantajları yok eden yeni bir kültür yaratılması gerekmektedir. Unutmayın, toplumların gelişmişlik düzeyi, o yapay ve renkli borsa grafikleri, zihinleri uyuşturan dizilerin reytinglerinden oluşmaz. Toplumların gelişmişlik düzeyi, toplumda dezavantajlıların olmamasıyla ve refahın halka dengeli dağıtılmasıyla ölçülür.
Bahsettiğim bu egemen zihniyet, güneşin kendisi için doğduğunu, yağmurun kendisi için yağdığını düşündüğü gibi, şehirlerin de kendisi için kurulduğunu düşünür. Bu nedenle de engelli şehirler yaratır. Adına sakat, engelli, özürlü ne derseniz deyin, bu insanları yaratılan engelli şehirler vasıtasıyla toplumun dışında bırakır. Kendi gibi olmayanları sevmeyen ve yok etmek isteyen zihniyetin şark kurnazlığıdır bu. Ulaşamazlarsa, evlerinde hapsolurlarsa, sözüm ona toplum sağlıklı bireylerden oluşuyormuş gibi görünür. Asıl bu tarz zihinleri engellemek gerekiyor.
Tabi ki sorun sadece mimari ya da ulaşım engellerde değil. Eğitimde yaratılan engeler, haklara ulaşımda yaratılan engeller, ekonomiye ve üretime katılımda, istihdamda yaratılan engeller, ayrımcılık, sosyal red, acıma ve eksik görme. Aslında egemenlerin vicdanları engelli.
Düşüne biliyor musunuz, hakkınızı kullanmak için başvurduğunuz her kamu kurumu, daha önceki kamu kurumunun kabul ettiği raporu kabul etmeyip, yediden rapor getirmenizi istiyor. Engellilere yapıyorlar bunu. Hastahanelerde defalarca kapı kapı dolaştırıp rapor aldırtıyorlar. Engellilerin getirdikler raporlara güvenmiyor, sözüm ona kamuyu korumak için eziyet ediyorlar. İşte bu kamu görevlilerinin zihinlerinin gerisinde engellileri “potansiyel sahtekar, dolandırıcı” olarak görme sorunu var. Masumiyet karinesinin hiçbir anlamı yok onlar için. Evrakta sahtekarlık ya da dolandırıcılık yapıldığını iddia etmeksizin, peşin hükümle engellilere ceza veriyor, git tekrar tekrar rapor getir deniyor. Pekiyi bir gün bu memurlara bakış açısı değişir de her işlemde “sen git savcılıktan sabıkalı olmadığına dair belge getir” denirse ve her memura peşin hükümle yaklaşılırsa hoş olur mu? Bu düşünülemez bile, çünkü kamu gücünü kullanarak egemen olan onlar şimdi.
Engellilerin mücadele etmesi gereken çok ciddi bir egemen zihniyet var. İşte bu nedenle Marmara Üniversitesi bünyesinde bu kaliteli akademik kadroyla oluşturulan örgütlenmeyi, kurulan Engelli Hakları Komisyonu’nu çok önemsiyorum. Komisyonumuzun, engellileri bu “ayıplı zihniyete” karşı mücadele edecek bilgi ile donatma çalışmalarında ve toplumdaki dezavantajlı yaratma kültürünü yıkmak için yapacağı bilimsel çalışmalarında hem İstanbul Barosu yöneticisi olarak, hem Kadıköy Kent Konseyi Hukuk Çalışma Grubu başkanı olarak, hem de bir avukat olarak her zaman katkı vermeye hazırım. Hatta bunu bir görev kabul ediyorum.
Şimdi bu salonda, halka açık olarak yapılacak olan “Engelli Hukukuna Giriş Sempozyumu”nun sonucunda, engellilerin engellerinin kaldırılması için, engellilerin dezavantajlı olmaktan çıkarılması için yeni neferlerin aramıza katılacağına eminim.
Sayın konuşmacılara ve katkıları ile sempozyumu zenginleştirecek konuklara başarılar diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Av. İsmail ALTAY
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi
Kadıköy Kent Konseyi Hukuk Çalışma Grubu Başkanı