Banka Yöneticilerinin Sorumluluğu
BANKA YÖNETİCİLERİNİN SORUMLULUĞU
TTK. 336/3 ile 5. bendler, 339 ve 342. maddeleri
3182 sayılı Bankalar Kanunu m.68, 69, 86/2
Y.11.H.D. Esas: 2001/9047 – Karar: 2002/1814 – Tarih: 04.03.2002
KARAR:
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nce (1996/1154 E. – 2001/72 K.) verilen 07.02.2001 tarih ve 1996/1154-2001/72 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan Bülent, Aysun vekilleri ve Rüveyde, İnci tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilince İ... A... Şubesi’nde 18.04.1994 tarihinde %225 faizli devlet tahvili satın alınması için (5.795.287.670)TL. ödendiği ve karşılığında (115.900) adet devlet tahvili alındığına dair kesin alış fişi düzenlendiğini, 24.04.1994 tarihinde İ... yönetim ve denetiminin T. Emlak Bankası’na geçtiğini, bunun üzerine müvekkilince Hazine bonolarının akibetinin araştırıldığını, ancak Hazine bonolarına rastlanamadığını, davalı yönetim kurulu başkan ve üyelerinin, genel müdür ve genel müdür yardımcılarının müvekkilince paranın yatırıldığı tarihte bankanın acz içinde olduğunu bilmelerine ve Devlet tahvili almadıkları halde, karşılığında belge vermekten çekinmediklerini, TTK’nun 339. maddesine göre yönetim kurulu başkan ve üyelerinin bu eylemleri nedeniyle müvekkiline karşı şahsen sorumlu olduklarını TTK.nun 342. maddesine göre, ortada hile ve ağır kusur bulunması nedeni ile genel müdür ve hazine birim müdürünün ve işlemlere imza atan diğer yetkili davalıların şahsen sorumlu olduklarını ileri sürerek, toplam (5.795.287.670)TL.nin günlük İ... zarar ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ve vekilleri cevaplarında, 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 68. ve 69. maddeleri uyarınca, banka ve davalı yönetim kurulu üyeleri aleyhine iflas davaları açıldığını, banka ve yöneticilerin iflasına karar verilmesi halinde, banka ve şahsi iflaslarına karar verilenler için iflas masası açılıp, banka ve yöneticilerden elde edilecek para ve malların birleşerek iflas masasının havuzunda toplanacağı, böylece başka alacaklılarının alacaklarının iflastaki sıraya göre verileceğini, davacının bireysel olarak dava açamayacağını, bankaca yapılan işlemlerin mevduat kabul edilerek mevduat munzam ve disponibite cetvellerine dahil edildiğini, yasal karşılıklarının ayrıldığını, mevduat kabul edilmesi nedeniyle davacının (150.000.000)TL’lik alacak kısmını TMSF’den alabileceğini ileri sürerek, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, dava konusu olayda davalılara husumet yöneltilemeyeceği ve ayrıca dava açma koşullarının da oluşmadığından bahisle davanın reddine dair verilen kararın, Dairemizin 1995/5628-8936 sayılı ilamıyla, 3182 sayılı yasanın 86/2. maddesindeki atıf nedeniyle TTK.nun 336/3. ve 5. bentleri uyarınca banka yönetim kurulu, başkan ve üyelerinin kişisel olarak sorumlu tutulabilecekleri bu yasal düzenleme karşısında davacıların aktif, davalı yönetim kurulu üyelerinin de pasif husumete ehil oldukları, banka hakkında açılan ve halen derdest olan iflas davasının bu davaya engel olmayacağı, yönetim kurulu üyelerinin şahsi iflaslarını düzenleyen 3182 sayılı yasanın 69. maddesinin Banka Yönetim Kurulu Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdürü yönünden iptaline karar verildiği, meydana gelen yasal boşluk nedeniyle, artık şahsi iflas /sorumluluk davasında yöneticilerin eylemlerini tartışma ve kesin hükme bağlama olanağının kalmadığı, bu yönden de davacının yöneticiler hakkında açtığı bu davada hukuki yararının bulunduğu, davalı banka yöneticilerinin sorumlu olup, olmadıklarının tartışılması, yönetim kurulu üyesi olmayan diğer davalıların eylemlerinin araştırılması, davacının alacağını TMSF’den karşılama imkanının bulunup, bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği gerekçesi ile davacı yararına bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yeniden yargılama sonucunda, davacı alacağının TMSF’den karşılanma olanağının bulunmadığı, somut olayda davacının açık, net bir zararının olduğu, yöneticiler aleyhine açılan şahsi iflas davasının beklenilmesine gerek bulunmadığı, davalı yöneticilerin şahsi iflaslarına karar verilmesi halinde bu defa davacının alacağını iflas prosedürü içerisinde talep edebileceği, davalılardan Bülent’in murahhas aza, Rüveyde ile İnci’nin işlemde imzaları bulunduğu, Aysun’un ise Hazine birim müdürü sıfatı ile doğan zarardan sorumlu olacakları gerekçesiyle, davalılar Hulusi, Selçuk ve Can hakkında açılan davaların reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile (5.795.287.670) TL’nin (4.346.465.753) TL’sinin davalı Bülent, (869.293.151) TL’sinin davalı Aysun’dan, (289.764.383) TL’sinin Rüveyde ile (289.764.383) TL’sinin İnci’den dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalılardan Bülent ve Aysun vekili ile, Rüveyde ve İnci tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bülent ve Aysun vekili ile Rüveyde ve İnci bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, Bülent ve Aysun vekili ile Rüveyde ve İnci’nin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınmadığı anlaşılan 313.000.000 TL temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 04.03.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.