Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu
6102 Sayılı TTK’da
ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULU
Bir sermaye şirketi türü olan anonim şirketi (AŞ), birçok hissedardan oluşabileceği gibi, 6102 sayılı TTK’dan sonra tek kişi tarafından da oluşturulabilecektir. Anonim şirketlerde bulunan “tek borç ilkesi” gereğince, ortaklar şirkete karşı –maddi açıdan- sadece taahhüt ettiği sermaye payı ile sorumludur. Bir başka açıdan bakıldığında da, hissedarlar, gerek şirkete karşı, gerekse şirketin alacaklılarına karşı tüm malvarlıkları ile değil, sadece koymayı taahhüt ettiği sermaye payı oranında sınırlı sorumludurlar. İşte bu “sınırlı sorumluluk” ilkesi, ticari hayatın “taşıyıcı sütunu”dur. Bu taşıyıcı sütunu sadece “kamu borçları” yıkabilmektedir. Unutulmaması gereken ve unutturulmayacak olan; devlet, tacirin doğal ortağıdır. Ancak sadece kâra ortaktır; zararı hiç paylaşmaz ama hesap sorar. Bu hesabı, “6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun” vasıtasıyla sorar. AŞ’lerde vergi alacakları için, öncelikle şirkete başvurulması zorunludur. Şirketten kamu alacağının tahsil edilememesi halinde ise, -anonim şirketin hissedarlarının değil- sadece yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilecektir.
Hissedarlar açısından sınırlı sorumluluk ilkesinin geçerli olduğu anonim şirketlerin faaliyetleri, organları aracılığı ile yürütülmektedir. Daha önce organlar arasında denetim kurulu da varken, 6102 sayılı TTK’da yapılan değişiklikten sonra, dış denetim sistemi oluşturularak, denetim kurulu organ olmaktan çıkarılmıştır. Şu anda AŞ’ler sistemimizde, genel kurul (GK) ve yönetim kurulu (YK) olmak üzere iki organ bulunmaktadır.
YK, şirketi yönetirken, aynı zamanda şirkete ortak olan hissedarların da getirmiş oldukları sermayeyi yönetmektedir. Bu nedenle, hem şirketin hem sermayenin yönetim biçimini, YK belirlemektedir. “At sahibine göre kişner” atasözünde olduğu gibi, şirketin yönetimini teslim ettirdiğiniz kişiler, şirkete ruh da verecek, şirketin karakterini belirleyecektir. Hissedarlar da bu hukuksal organizmanın (tüzel kişiliğin) bir parçası olarak, son tahlilde maddi ve manevi açıdan kendine düşen payı alacaktır.
Bu nedenle çalışmamızda, 6102 sayılı TTK’daki anonim şirketlerdeki yönetim kurulunun belirlenmesinden başlayıp, çalışma usulü ve sorumluluğunu ana hatlarıyla inceleyeceğiz:
1. Yönetim Kurulunun Seçimi: Yönetim Kurulu esas sözleşmede atanmış olabileceği gibi, genel kurul tarafından da seçilebilir (TTK m.359/1). İlk YK, esas sözleşme ile atanır (TTK.339/3), sonraki YK’lar ise GK tarafından seçilir. GK’nın, YK üyelerinin seçimine ilişkin yetkileri devredilemez (TTK.md.408/2-b). Ancak istisnai hallerde YK’nın, eksilen üyelerini geçici olarak seçme hakkı bulunmaktadır. Bir başka istisna ise il özel idaresi, belediye ya da köy gibi kamu tüzel kişiliğinin, YK üyesi olması halinde karşılaşılmaktadır.
2. Yönetim Kurulu Üye Sayısı: YK üye sayısı, eski TTK’da en az üç iken; yeni TTK tek kişilik anonim şirket kurulmasına imkan tanıdığından, tek kişi de olabilmektedir. Diğer bir deyişle, bir veya daha fazla kişiden oluşan YK oluşturulabilmektedir (TTK m.359/1).
Ancak özel kanunlarda farklı bir düzenleme olup olmadığına da bakmak gerekmektedir. Örneğin bankaların, borsa şirketlerinin (Hisseleri İMKB’de işlem gören HAAO), sigorta ve reasürans şirketlerinin, varlık yönetim şirketlerinin yönetim kurullarının en az beş üyeden oluşacağı ilgili mevzuatlarında öngörülmüştür. Bu sayının altında yönetim kurulu oluşturulması halinde ise yasal organlardan birinin yokluğu nedeniyle şirketin feshi gündeme gelebilecektir (TTK.m.530).
3. Esas sözleşmede YK üye sayısı açıkça belirtilebileceği gibi, üst sınır da koyulabilir ya da seçenekli olarak (3 ile 5 kişi gibi) belirlenebilir. Böylece esas sözleşmede bir taban ve bir tavan üye sayısı belirtilerek, bu alt ve üst sınır arasında ortaklığın gereksinimine göre bir esneklik oluşturularak, GK’da her seçim devresi değişik sayıda YK üyesi seçilmesi sağlanabilir.
TTK.m.408/2-b gereğince, YK üyelerini seçmek, GK’nın devredilmez görev ve yetkilerindendir. Bu nedenle esas sözleşmedeki alt ve üst sınırlar içinde YK üyesi seçme hakkı sadece GK’nındır. YK’nın bu sınırlar içinde bir üye seçmesi halinde, seçime ilişkin karar batıldır (TTK.m.391/d).
4. Tüzel Kişilerin Yönetim Kurulu Üyesi Olması: Tüzel kişiler (şirket, dernek, vakıf) de YK üyesi olarak seçilebilirler. Bu durumda tüzel kişi, kendini yönetim kurulunda temsil edecek bir gerçek kişi seçerek şirkete bildirilir. AŞ ise YK üyesi olan tüzel kişiliği ve onu temsil edecek bu gerçek kişiyi tescil ve ilan eder. Bu tescil ve ilandan sonra, YK üyesi olan tüzel kişilik, kendi internet sitesinde durumu açıklamak zorundadır (TTK m.359/2).
5. YK üyesi olan tüzel kişiliği, sadece tescil edilmiş olan kişi temsil ederek tüzel kişilik adına toplantılara katılabilir ve oy verebilir (TTK m.359/2). Hal böyle olmakla birlikte, doğal olarak tüzel kişinin temsilcisi olan gerçek kişi değil, YK üyesi olarak seçilen tüzel kişiler, şirkete, hissedarlara ve alacaklılara karşı sorumludur.
6. YK üyesi olan tüzel kişi, istediği zaman belirlediği gerçek kişiyi değiştirme hakkına sahiptir. AŞ’nin bunu yapma hakkı olmamakla birlikte, haklı sebeplerin olması halinde, tüzel kişiden bu gerçek kişinin değiştirilmesini talep edebilecektir.
7. Yönetim Kurulu Üyesinde Aranan Şartlar: Henüz 6102 sayılı TTK yürürlüğe girmeden 6335 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle, Yönetim Kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilen gerçek kişinin tam ehliyetli olması yeterli görülmüştür. Oysa ki 6102 sayılı TTK’da anılan kanunla budama yapılmadan önce, yönetim kurulu üyelerinin en az dörtte birinin yüksek öğrenim görmüş olma zorunluluğu bulunmaktaydı. Profesyonel üyelerin seçimine zemin hazırlamak ve kurumsal yönetim ilkeleri uyum için yapılmış olan bu düzenlemenin kaldırılması bizce doğru olmamıştır.
Bu hususta da yine özel mevzuata bakmak gerekmektedir. Örneğin Bankacılık Kanunu’nda, genel müdür, banka yönetim kurulu üyelerinden biridir (m.23) ve genel müdür için aranan şartlar, YK üyelerinin yarısından bir fazlası için de geçerlidir, murahhas üyenin ise genel müdürde aranan şartları taşıması zorunludur. Genel müdür için ise kanunda sayılmış olan eğitimleri alma ve 10 yıllık mesleki deneyime sahip olma şartları aranmaktadır.
8. YK üyelerinin hissedar olma şartı (6762 sayılı TTK m.313) kaldırılarak, seçilen YK üyelerine, görevlerine başlayabilmek için kanuna karşı hile ile sembolik hisse verilmesi uygulamasına son verilmiştir. Artık hissedar olmayan kişiler de şirketin YK üyesi olabilecektir. Böylece şirketlerin profesyonel YK oluşturabilme imkanı doğmuştur.
AŞ’nin tek kişiden oluşan yönetim kuruluna, şirketin hissedarı olmayan bir kişi de seçilebilecektir. Bu şirket yönetiminin profesyonelleştirilmesi için atılmış bir adım olabilir. Özellikle AŞ’nin hissedarları (ya da tek hissedar da olabilir), vakıf, dernek ya da başka tür tüzel kişilikler olması halinde, AŞ’nin profesyonel bir yönetici tarafından yönetilmesi, bizce doğru düşünülmüş bir çözümdür. Ancak uygulamada, AŞ hisselerinin tamamına sahip olanlar (bu tek kişi de olabilir, birden fazla kişi de olabilir), şirketin hissedarı olamayan kişileri yönetim kuruluna seçerek, özellikle kamu borçları nedeniyle bu kişileri paravan olarak kullanabilme ihtimalleri de bulunmaktadır. Hukukun temel prensibi “dürüstlük ilkesi” olmakla birlikte; özellikle ekonomik ve siyasi krizlerde yetişen benim kuşağımın avukatları, “nereden çapanoğlu çıkar” diye endişe ederek, bu tip düzenlemelere temkinli yaklaşmaktadır.
9. YK üyesi seçilecek kişinin iflasına karar verilmemiş olmalı, ehliyeti kısıtlanmamalı ve üyelik için kanun veya esas sözleşmedeki aranan niteliklere sahip olmalıdır. Eğer YK üyeliği sürecinde bu şartları kaybederse, bu kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erecektir (TTK m.359/4’ün atfıyla m.363/2).
10. 6762 sayılı TTK m.315/2’de, yönetim kurulu üyesi olacak kişinin “ağır hapis cezası veya sahtekarlık, emniyeti suistimal, hırsızlık, dolandırıcılık suçları nedeniyle mahkum olmama” şartı da bulunmaktaydı. Bu açık düzenleme 6102 sayılı Kanunda yer almamıştır. Bu hükmün yazılmaması, “dolandırıcıya, sahtekara, hırsıza-uğursuza” AŞ’de YK üyeliği yapabilme imkanı tanımak için değildir. Hukuk tekniği açısından, YK üyeliğini sona erdirecek suçlara sınırlandırmak getirmemesi düşünülmüştür. İlerleyen zaman içinde yeni suç tiplerinin çıkması halinde, anılan düzenleme yetersiz kalabilecektir. Ayrıca ceza kanunlarında bu tip suçlara ilişkin yapılan düzenlemelerde, mahkumiyetin sonucu YK üyeliğinin devamına engeldir. Bu suçlardan mahkum olan kişilerin YK üyesi seçilmesi halinde iptal veya bazı durumlarda da butlanın tespiti davası açılabilecektir.
11. Belirli Grupların Yönetim Kurulunda Temsil Edilmesi: Esas sözleşmede yapılacak düzenleme ile “grup imtiyazı” oluşturularak, belirli hisse gruplarına (karda, oyda, tasfiye payında vs imtiyazlı hisse gruplarına), özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan hissedarlara (bayiler, yan sanayi mensupları, tedarikçiler vs) ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabileceği gibi, YK üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Bu durumda, GK tarafından, YK üyeliğine önerilen adayın ya da hakkın tanındığı imtiyazlı grubun ve azlığa mensup adayın üye seçilmesi zorunludur. Ancak haklı bir sebebin bulunması halinde seçilmeyecektir (TTK m.360/1).
12. Halka açık anonim şirketlerde (HAAO) ise, imtiyazı grupların ya da azlığın seçeceği YK üyesi sayısına sınır getirilmiştir. İmtiyazlı gruplara ve azlığa tanınacak YK’da temsil edilme hakkı, HAAO yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamayacaktır. Bağımsız YK üyeleri ise hiçbir gruba mensup olmadıkları için, bu orana dahil değildir (TTK m.360/1).
13. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği: 6102 sayılı TTK ile hukuk sistemimize “bağımsız yönetim kurulu üyeliği” kavramı eklenmiştir (TTK m.360/1). Kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda getirilen bu üyelik türü ile, yönetim kurulunun profesyonelleşmesi ve üyeler arasında şirket lehine denge oluşturulması amaçlanmıştır. Böylelikle AŞ’lerin aile şirketi yapısına son verilerek, kurumsal yapıları güçlendirilmek istenmiştir. Bu kişiler şirket yönetiminde risk analizi yapabilen, bilgili ve tecrübeli, vaktini yeterli ölçüde şirkete ayırabilen, farklı şirketlerdeki görevleri nedeniyle dolaylı menfaat ilişkisinde olmayan, etik prensiplere sahip, genel kurulda kendini seçen ve bir sonraki dönem de seçecek kişilere minneti olmayan, gücü sürekli elinde tutmaya çalışan şirket yönetiminin gerçekten bağımsız denetime tabi tutulmasını sağlayan, yönetimi sürekli izleyip kontrol eden, herhangi bir menfaat bağı ya da yakınlık ilişkisi olmadığı için şirketten, yönetimden ve hakim hissedarlardan bağımsız sayılan yönetim kurulu üyesidir.
14. Zarar Sigortası: AŞ’ler, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zararlara karşı, isteğe bağlı olarak zarar sigortası yaptırabileceklerdir.
HAAO veya borsa şirketleri (hisseleri borsada işlem gören şirketler), yönetim kurulu üyelerinin, şirkete verebileceği zararı, şirket sermayesinin %25’ini aşan bir bedelle sigorta ettirerek şirketi teminat altına almışsa, bu husus HAAO’da Sermaye Piyasası Kurulu’nun ve borsa şirketlerinde “Borsa Bülteninde” duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır (TTK m.361).
15. Görev Süresi: YK üyeleri azami üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebilir. Esas sözleşmeyle bu süre uzatılamaz ama azaltılabilir. Ancak esas sözleşmede üyenin tekrar seçilmesini kısıtlayan bir hüküm bulunmaması halinde, GK tarafından tekrar seçilebilir. Esas sözleşmede tekrar seçilebileceğine ilişkin hüküm bulunmaması halinde, YK üyesi ancak bir faaliyet yılı için seçilmiş olur (TTK m.362/1).
16. İşletme konusu kamu hizmeti olan AŞ’ler, esas sözleşmelerinde, hisse sahibi olmasalar da devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerinden birine, YK’da temsilci bulundurma hakkı verebilir. Bu temsilciler için üç yıllık sınırlama bulunmamaktadır (TTK m.362/2).
17. Görev süresi dolan YK üyelerinin yetkileri sona ermekle birlikte, istisnai olarak GK’yı toplantıya çağırma yetkisi devam etmektedir. YK’nın bu istisnai yetkisine bir süre sınırı getirilmemiştir. Hatta AŞ aleyhine organ yokluğu nedeniyle dava açılsa da, YK’nın GK’yı toplantıya çağırma yetkisi bulunmaktadır (TTK.m.410/1).
18. Üyeliğin Boşalması: Herhangi bir sebeple bir üyeliğin boşalması halinde, YK, seçilmesinde yasal ve esas sözleşmeye göre engel bulunmayan bir kişiyi, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçerek, ilk GK’nın onayına sunacaktır. Bu üye, onay sunulduğu GK toplantısına kadar görev yapacak ve GK tarafından YK üyeliği onaylanması halinde, selefinin süresini tamamlayacaktır (TTK m.363/1).
19. Görevden Alınma: YK üyelerini ya da YK’nın tamamını görevden almaya yetkili organ, sadece GK’dır. YK üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, GK gündeminde YK üyelerinin görevden alınacağı maddesi bulunması halinde ya da böyle bir gündem olmasa da haklı bir sebebin varlığı halinde, GK kararıyla her zaman görevden alınabilirler (TTK m.364/1). Diğer bir deyişle, GK, yönetim kurulu üyesini görevden almak için süre sonunu beklemek zorunda değildir.
20. Gündeme bağlılık ilkesi (TTK.m.413/2) ve haklı bir sebebin bulunması (TTK.m.364/1) halleri dışında, YK üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçilmesi, finansal tabloların müzakeresine ilişkin gündem maddesiyle ilgili sayılmaktadır (TTK.m.413/3). Böylece her olağan GK toplantısında, gündemde madde olmasa ya da haklı bir sebep olmasa bile, YK’yı ya da bazı üyelerini görevden alma olanağı doğmuştur. Bunun altında yatan felsefe, finansal tabloların YK’nın hesap verme yükümlülüğünün somutlaştığı belgeler olmasıdır. GK, YK’nın verdiği hesaptan ve ortaya çıkan sonuçtan memnun kalmamışsa, YK’ya güvenini yitirmişse, artık YK ile çalışmaya mecbur bırakılmamalıdır.
21. Görevden alınma (azil), YK üyesi ile AŞ arasındaki sözleşmeye aykırıysa ya da haksızsa, azledilen YK üyesinin tazminat isteme hakkı bulunmaktadır (TTK m.364/2).
22. AŞ’yi Yönetme Ve Temsil Etme Görevi: AŞ’yi yönetme ve temsil etme görevi YK’nındır (TTK.m.365). YK’nın görev ve yetkileri, TTK.m.374’te şu şekilde tanımlanmıştır: “Yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleşmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir.”
Bu hüküm gereğince, YK’nın görev ve yetkilerinin sınırı, TTK.m.408/2’de sayılmış olan GK’nın devredemeyeceği görev ve yetkileridir. Dolayısıyla YK;
Ø Esas sözleşmeyi değiştiremez,
Ø YK üyelerinin seçimi, görev süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları ve görevden alınması hususunda karar veremez,
Ø Denetçiyi seçemez ve görevden alamaz,
Ø Finansal tablolara, YK’nın yıllık raporuna, yıllık kar üzerinde tasarrufa, kar payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kara katılması dahil, kullanılmasına dair kararlar alamaz,
Ø Şirketin feshine karar alamaz,
Ø Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışını yapamaz.
Kural olarak YK, görev ve yetkilerini devredemez (TTK.m.375). Ancak bu kuralın istisnaları bulunmaktadır (TTK.m.367 ve 370/2).
23. Görev Dağılımı: Esas sözleşmede YK başkan ve vekilinin ya da vekillerinin GK tarafından seçilebileceğine ilişkin bir düzenleme yapılabilir.
Eğer esas sözleşmede bir düzenleme yoksa; YK, her yıl üyeleri arasından bir başkan ve en az bir başkan vekili seçmek suretiyle görev dağılımı yapar (TTK.m.366).
24. YK, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla, içinde YK üyelerinin de bulunacağı komiteler ve komisyonlar kurulması kararı alarak, görev dağılımı yapabilir (TTK.m.366/2).
25. YK, şirkete doğrudan yönelmiş güncel ve yakın bir riskle karşı karşıya olunmasa bile; piyasa ve sektör koşulları, ülke ve dünyadaki ekonomik ve siyasi hareketlilik nedenleriyle AŞ’nin karşılaşabileceği risklerden uzak tutulması veya bunlardan en az etkilenmesi amacıyla politikalar üretecek, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşürecek nedenlerin erken teşhisi, önlemler alınması, çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla “riskin erken teşhisi ve risk yönetimi komitesi” kurabilir.
Borsa şirketlerinin (hisseleri borsada işlem gören AŞ’lerin) YK’ları, TTK.m.378’de düzenlenen bu komiteyi kurmakla yükümlüdürler.
Kapalı AŞ ve HAAO’larda ise, bu komitenin kurulması YK’nın inisiyatifine bağlıdır. Ancak, denetçi “riskin erken teşhisi ve risk yönetimi komitesinin” kurulmasını gerekli görüp, bunu YK’ya yazılı olarak bildirmesi halinde, YK bu komiteyi kurmak zorundadır.
Komite ilk raporunu, kurulmasını izleyen ayın sonunda vermek zorundadır. Daha sonraki raporlarını ise her iki ayda bir YK’ya verir ve bu rapor denetçiye de yollanır.
Komite, hazırlayacağı bu raporlarda, durumu değerlendirerek, varsa tehlikelere işaret eder ve alınacak tedbir ve çareleri gösterir.
26. Kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda, yönetim kurulu bünyesinde şu komiteler kurulabilir (SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri m.4.5.1):
ü Denetimden Sorumlu Komite (Bankalar hariç),
ü Riskin Erken Saptanması Komitesi (Bankalar hariç),
ü Kurumsal Yönetim Komitesi,
ü Aday Gösterme Komitesi,
ü Ücret Komitesi (Bankalar hariç).
Borsa şirketlerinin, uymakla yükümlü olduğu kurumsal yönetim ilkeleri, SPK Seri IV, No:56 Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’in 5. maddesinde sayılmıştır. Yukarıda anılan madde de uyulması zorunlu maddelerden biri olduğundan, borsa şirketleri açısından, anılan komitelerin yönetim kurulu bünyesinde oluşturulması zorunludur. Ancak yönetim kurulu yapılanması gereği ayrı bir Aday Gösterme ve Ücret Komitelerinin oluşturulmaması halinde, Kurumsal Yönetim Komitesi bu komitelerin görevlerini yetine getirir.
27. YK’nın Devredemeyeceği Ve Vazgeçemeyeceği Görev Ve Yetkiler: Hukuk sistemimizde, AŞ’nin organları olan GK ile YK arasında altlık- üstlük ilişkisi bulunmamaktadır. Daha açık bir deyişle, genel kanının aksine GK üst organ olmayıp, organlar arasında “işlevler ayrımı ilkesi” geçerlidir. Bu nedenle GK’nın işlev alanının sınırı, YK’nın görevleridir. YK, kanun ve esas sözleşme gereğince GK’nın yetkisine bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir (TTK.m.374).
Bu genel ilkeden sonra, YK’nın devredemeyeceği ve vazgeçemeyeceği görev ve yetkiler TTK.m.375’de sayılarak, GK’nın kesin olarak müdahale edemeyeceği alan belirlenmiştir. Ancak bu maddede sayılanlar dışında da YK’nın devredilmez yetkileri bulunmaktadır.
YK’nın devredemeyeceği yetkilere, ne esas sözleşmeye konulacak bir hüküm ile ne GK kararı ile ne de YK kararı ile müdahale edilebilir. YK’nın bu yetkileri kullanabilmesi için onay mekanizması da kurulamaz. Ayrıca YK, bu yetkilerinden feragat da edemez.
YK’nın devredemeyeceği ve vazgeçemeyeceği görev ve yetkiler şunlardır:
ØYK, şirketin stratejilerini planlama, finansman ve üretiminin uyumlu kullanılmasını sağlamak amacıyla politikalarını belirleme gibi AŞ’nin üst düzeyde yönetiminden ve bununla ilgili talimatların verilmesinden sorumludur (TTK.m.375/a).
ØYK, AŞ’nin yönetim teşkilatını belirleme yetkisini başka bir kurul ya da kişilere devredemez (TTK.m.375/b).
ØYK, muhasebe, finansal denetim ve finansal planlama için gerekli düzeni kurmak zorundadır. Bu düzenlemeler, ilgili uzmanlardan görüş ve öneri alınarak kurulsa da, bu sistemi kurma görevi YK’nın devredemeyeceği görevlerdendir (TTK.m.375/c).
ØYK, üst düzey yöneticileri seçme sorumluluğu altındadır. Bu nedenle YK, şirket müdürleri ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisi bulunanları atama ve görevden alınma yetkisine sahiptir (TTK.m.375/d).
ØYK’nın, yönetimle ilgili kişilerin, kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergeye ve YK’nın yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmedikleri hususunda üst gözetim ve denetim görevi bulunmaktadır (TTK.m.375/e).
ØYK, ticari defterlerden başka, pay defteri, YK karar defteri ve GK toplantı ve müzakere defterinin tutulması; yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenip GK’ya sunulması; GK toplantılarının hazırlanması ve GK kararlarının yürütülmesi görevlerine sahiptir (TTK.m.375/f).
ØYK, AŞ’nin sermaye kaybını ve borca batık durumunu mahkemeye bildirmek zorundadır (TTK.m.375/g). Bu durumda YK, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, şirketin mali durumu doğrultusunda iflasın ertelenmesi (TTK.m.377, İİK.m.179/b) ya da iflas kararı talep edecektir (TTK.m.376).
ØYönetmelikleri hazırlama görevi de YK’nındır.
ØKanundaki sınırlar dahilinde AŞ’nin kendi hisselerini iktisap etmesi ya da rehin olarak kabul etmesi için GK’nın, YK’yı yetkilendirmesi şarttır (TTK.m.379/2).
YK, AŞ’nin işleyebilmesi için yukarıda sayılan bu çok önemli görevlerini yerine getirmemesi veya gerektiği gibi yerine getirmemesi halinde, doğan zararlardan sorumlu olacaktır.
28. YK’nın Devredebileceği Yetkiler: Her şeyden önce, TTK.m.366/2’de düzenlenen görev dağılımı, bir yetki devri değildir. Yönetim yetkisinin devri ile, yönetim işlevinin yürütülmesinin, diğer bir deyişle yönetime ilişkin karar alma yetkisinin bir veya birkaç YK üyesine ya da üçüncü kişilere devri kastedilmektedir. TTK, yönetim ve temsili birbirinden ayırarak, her ikisinin de devrini ayrı ayrı düzenlemiştir. Eski TTK’da ise, temsil yetkisi ve yönetim bir bütün olarak ve murahhaslara delege edilebiliyordu. 6102 sayılı TTK’da temsil yetkisi olmaksızın, sadece yönetimin devredilmesine (iç ilişkide devire) izin verilmektedir. Bu bağlamda, temsil yetkisi TTK.m.370/2’ye göre ayrıca devredilmemişse, yönetim devri ile temsil yetkisi de devredilmiş olmamaktadır.
Yönetim yetkisinin devredilebilmesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir (TTK.m.367/1):
ü Esas sözleşmede yönetimin devrine ilişkin hüküm bulunması gerekmektedir. Ancak devrin ayrıntıları, iç yönergede düzenleneceği için, esas sözleşmede ayrıntıların yazılması zorunlu bulunmamaktadır.
ü Esas sözleşmeye dayanılarak yönetimin devredilebilmesi için iç yönerge hazırlanması gerekmektedir. Yazılı olarak hazırlanması gereken bu yönergede, şirketin hiyerarşik yapısı, yönetime ilişkin tüm ayrıntılar, YK’nın çalışma esasları, icra organları, görev sahipleri ve görev tanımı, komite ve komisyonlar, bilgi akışı ve raporlama sistemi, denetim mekanizması gibi bilgiler yer alacaktır.
ü Yönetimin hangi YK üyelerine veya hangi üçüncü kişilere devredilmesi, ancak YK kararı ile olacaktır. Yönetimin devri için esas sözleşmede nitelikli çoğunluğun aranmaması halinde, YK üye sayısının çoğunluğu ile toplanmış olan YK’nın, toplantıya katılanların çoğunluğu ile karar alması ile yönetim devredilebilecektir.
Yönetim, bir kısım YK üyesine devredilirse, yönetimi devralan YK üyeleri icrada görevli olurken, diğerleri ise sadece devredilmeyen yetkileri kullanabilen üye olacaklardır. Bu iki sınıf YK üyesi arasında sorumluluk bakımından fark olup, icrada görevli YK üyeleri, hem yönetim hem gözetim görevini yapmakla yükümlüdürler.
Yönetim yetkisinin sadece üçüncü kişilere de devredilebilir. Bu halde, yönetim ile gözetim yetkileri birbirinden tamamen ayrılmış olmaktadır.
Yönetim yetkisinin, YK üyeleri ve üçüncü kişilerden oluşan bir kurula da devri mümkündür. Uygulamada icra kurulu denilen bu kurul, yönetim yetkisini kurul olarak kullanmak zorundadır.
Yönetim, devredilmediği takdirde, YK’nın tüm üyelerine aittir (TTK.m.367/2).
29. Temsil Yetkisi: Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa, temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere YK’ya aittir (TTK.m.370/1).
Temsil yetkisinin kullanılması, AŞ’nin ticaret unvanı altına imzaya yetkili kişilerce imza atılmasıyla olur. Atılan bu imzalar, YK üyelerinin şahsi imzası olmayıp, AŞ tüzel kişiliğinin imzasıdır.
YK alacağı bir kararla, şirket unvanı altına imza atacak imza yetkisine haiz kişileri belirler. Bu yetki, YK’nın devredilmez yetkilerinden biridir. YK, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. Ancak en az bir YK üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır (TTK.m.370/2).
Bir kişinin “murahhas” olabilmesi için, ona hem yönetim işlevinin hem de temsil yetkisinin devredilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, sadece yönetimin devredildiği kişi, “murahhas” değildir.
YK, imzaya yetkili kişilerin şirketi tek başına (münferiden) ya da birlikte (müştereken) imza ile temsil edeceklerine ilişkin kararının noterce onaylanmış şeklini ve imza örneklerini, tescil ve ilan edilmesi için ticaret sicili memurluğuna verir.
30. Temsil Yetkisinin Dış İlişkide Sınırlandırılamayacağı İlkesi (TTK.m.371): AŞ’nin ticaret unvanı altına imza atmaya yetkili olan kişiler, şirketin amacına ve işletme konusuna ilişkin tüm işleri ve hukuki işlemleri yapabilirler, bu kişilerin temsil yetkileri –istisnalar haricinde- sınırlandırılamaz. Şirketin iç ilişkisinde bir sınırlandırma yapılmışsa bile, “temsil yetkisinin dış ilişkide sınırlandırılamayacağı” ilkesi gereğince, sınırlandırmalar iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Hatta sınırlandırma ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olsa dahi, yine de üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyecektir. Ancak üçüncü kişiler bu sınırlandırmayı biliyorlarsa, onlara karşı ileri sürülebilecektir.
TTK.m.371/3, bu kurala iki istisna getirmiştir. Temsil yetkisinin, sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.
Temsil ya da yönetime yetkili olmayanların, görevlerini yaptıkları sırasında işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur. Ancak şirket, zararı verene rücu edebilir.
31. Yönetim Kurulu Toplantıları: Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, YK üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.
Toplantı yapılmasının güçleştirilmemesi için, kanunda toplantıya çağrı usulü düzenlenmemiştir. Ancak esas sözleşmede bu hususta bir düzenleme yapılabilir.
YK’yı toplantıya çağırma görevi YK başkanınındır. Her YK üyesi başkandan, YK’yı toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir (TTK.m.393/7).
YK toplantısına asaleten katılma ilkesi bulunduğu için, YK toplantısına temsilen ya da vekaleten katılmak mümkün değildir (TTK.m.390/2).
Oyların eşitliği ilkesi gereğince, başkanın oyu da diğer üyelerle aynı değerdedir. Diğer bir deyişle, başkanın oyunun üstünlüğü bulunmamaktadır.
Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır (TTK.m.390/3).
Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de alınabilir. Ancak bu önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir (TTK.m.390/4).
YK kararlarının geçerli olabilmesi için, kararın yazılı ve imzalı olması gerekmektedir (TTK.m.390/5).
32. Müzakereye Katılma Yasağı (TTK.m.393): YK üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dahil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılamaz.
Bu yasak, YK üyesinin müzakereye katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Tereddüt uyandıran hallerde, kararı YK verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz.
Menfaat uyuşmazlığı yönetim kurulu tarafından bilinmiyor olsa bile, ilgili üye bunu açıklamak ve yasağa uymak zorundadır.
Bu hükümlere aykırı hareket eden YK üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve söz konusu üyenin toplantıya katılması yönünde karar alan YK üyeleri bu nedenle şirketin uğradığı zararı tazminle yükümlüdürler.
YK kararına, müzakereye yasak nedeniyle katılmamanın nedenleri ve ilgili işlemler yazılmak zorundadır.
33. YK’nın ve Üyelerinin Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı (TTK.m.392): Her YK üyesi, şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınmasına ilişkin talep reddedilemez. Reddedilmesi halinde, üye şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir.
YK toplantılarında, YK’nın bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz.
Her YK üyesi, YK toplantıları dışında, YK başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, YK başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir. Başkanın bu üyenin, bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddetmesi halinde, konu iki gün içinde YK’ya getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi halinde ise üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme, duruşma açmaksızın, istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir. Bu karar kesin olup, temyiz edilemez.
YK başkanı ise, kurulun izni olmaksızın, YK toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket defter ve dosyalarını inceleyemez. YK başkanının bu isteminin reddedilmesi halinde başkan, asliye ticaret mahkemesine başvurabilir.
YK üyelerinin m.392’den doğan bilgi alma ve inceleme hakları kısıtlanamaz ve kaldırılamaz. Bilgi alma ve inceleme hakkını kısıtlayan kararlar batıldır. Ancak esas sözleşme ve YK, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir.
34. Batıl Kararlar ve Butlanın Tespiti Davası: YK kararları aleyhine –GK kararlarında olduğu gibi- iptal davası açılamaz; ancak şartları varsa butlanının tespiti davası açılabilir. TTK.m.357’de batıl olan bazı önemli karar örnekleri sayılmıştır:
ü Eşit işlem ilkesine aykırı olan kararlar.
ü AŞ’nin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen kararlar.
ü Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren kararlar.
ü Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar.
Kararların butlanın tespiti davası, bir süreye tabi değildir. Hatta mahkeme tarafından re’sen de dikkate alınır. Davayı menfaati olan herkes açabilir. Hatta kararı zımnen kabul edenler de dava açabilir.
Davada husumet, AŞ’ye yöneltilir. Bu dava Asliye Ticaret Mahkemelerinde ya da şartlar varsa hakemde (tahkimde) açılır.
Dava sonucunda verilen karar geçmişe etkili olup, kararı alındığı tarihten itibaren ortadan kaldırır.
35. Yönetim Kurulu Üyelerinin Mali Hakları (TTK.m.394): YK üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla
ü huzur hakkı,
ü ücret, ikramiye,
ü prim ve
ü yıllık kârdan pay
ödenebilir.
36. Yönetim Kurulu Üyelerinin Yükümlülükleri: YK üyelerinin kanuni nitelikte dört yükümlülüğü bulunmaktadır:
ü TTK.m.390/2: Görevi asaleten yerine getirme yükümlülüğü: YK üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığı ile de katılamazlar.
ü TTK.m.369/1: Özen yükümlülüğü: YK üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini “tedbirli bir yöneticinin özeniyle” yerine getirmek zorundadırlar.
ü TTK.m.369/1-son: Bağlılık yükümlülüğü: YK üyeleri, şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmekle yükümlüdürler. YK üyeleri, şirketin menfaatlerini, kişisel menfaatlerinin önünde tutmakla yükümlüdürler. Sırların saklanması da bağlılık yükümlülüğü kapsamındadır.
Şirketler topluluğunda (TTK.m.195 vd) yer alan bağlı şirketlerin YK üyelerinin, AŞ menfaatlerinden başka, topluluk menfaatlerini de dikkate almak zorunda olduğundan, TTK.m.369/2’de bağımlılık yükümlülüğüne m.203 ve 205 istisna olarak getirilmiştir.
ü TTK.m.357: Pay sahiplerine eşit işlem yapma yükümlülüğü: Pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur.
Bu kanuni yükümlülüklerden başka, esas sözleşme ile YK üyelerine başka yükümlülükler de yüklenebilir. Örneğin esas sözleşmede yapılacak düzenleme ile YK üyelerinin tam gün çalışması istenebilir.
37. Şirketle İşlem Yapma Yasağı (TTK.m.395/1): Tek pat sahipli AŞ’ler için de geçerli olan bu ilke uyarınca, YK üyeleri, GK’dan izin almaksızın şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz.
Böyle bir işlemin yapılması halinde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir. Ancak işlemin diğer tarafının böyle bir iddiada bulunma hakkı bulunmamaktadır.
38. Şirkete Borçlanma Yasağı (TTK.m.395/2): Bu yasak, YK’nın profesyonelleştirilmesi yaklaşımı ve sermayenin korunması ilkesinin ürünü olarak getirilmiştir. 6102 sayılı TTK.m.395/2’nin ilk düzenlemesinde, tüm YK üyeleri bu yasak kapsamındaydı. Kanunun yürürlüğe girmesine sayılı günler kala (26.06.2012), 6335 sayılı Kanun ile TTK.m.395/2’de değişiklik yapılarak, yasak kapsamı pay sahibi olmayan YK üyeleri ile sınırlandı. Böylece kanunun sistemi de bozulmuş, ulaşılmak istenen amaçlardan da sapılmış oldu.
Şirkete borçlanma yasağı gereğince, pay sahibi olmayan YK üyesi ile YK üyesinin pay sahibi olmayan yakınları (3. derece dahil kan ve kayın hısımları), şirkete nakit borçlanamaz. Ayrıca şirket, bu kişiler için kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz.
Bu yasağa uyulmaması halinde şirket alacaklıları, şirkete borçlanılan tutar için yasağı ihlal eden kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir.
Ancak hakimiyetin hukuka aykırı kullanılmaması (TTK.m.202) şartıyla, şirket topluluğuna dahil şirketler birbirine kefil olabilir ve garanti verebilirler.
39. Rekabet Yasağı (TTK.m.396): YK üyelerinden biri, GK’nın iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez.
Şirketin, bir YK üyesinin rekabet yasağına aykırı hareket etmesi halinde, aşağıdaki iki davadan birini seçme hakkı bulunmaktadır:
ü Bu hükme aykırı hareket eden YK üyeleri aleyhine tazminat davası açarak zararının tazminini talep edebilir.
ü Yapılan işlemi şirket adına yapılmış sayarak, üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava edebilir.
Şirket adına açılacak davada bu haklardan birinin seçilmesi, rekabet yasağını ihlal eden üyenin dışındaki üyelere aittir.
Dava zamanaşımı, rekabet yasağı teşkil eden işlemin yapıldığının veya YK üyesinin diğer bir şirkete girdiğinin, diğer YK üyelerince öğrenilmesinden itibaren 3 aydır. Ancak bu zamanaşımı süresi, bunların gerçekleşmesinden itibaren en fazla 1 yıldır. Daha sonra öğrenilmiş olsa dahi, rekabet yasağının gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl geçmişse, açılacak davada zamanaşımı def’i ile karşılaşılabilecektir.
Bu davalar haricinde, şartların oluşması halinde YK üyelerinin sorumluluğuna da gidilebilecektir.
40. Sonuç: Bu çalışmamızda, yeni (6102 sayılı) TTK’nın Anonim Şirketlerde Yönetim Kuruluna ilişkin getirdiği müesseseleri incelerken, yönetim kurulu hakkında genel bir bilgi verdik. Ticari hayatın belkemiği olan şirketlerin işleyişinde karşılaşılacak sorunları gidermek için olayın olmasını bekleyip iş çözümsüz hale geldikten sonra bir avukatla çalışmak, maddi ve manevi açıdan pahallı olacağını unutmamalısınız. Bu nedenle yapacağınız işlemden önce, sorunlarla karşılaşmamak ya da karşılaşılacak sorunlarda avantajlı konumda olmak için hukuk hizmeti almanızı tavsiye ediyoruz.
Ayrıca bir Baro yönetim kurulu üyesi olarak da, bu hususa ilişkin bir yasal zorunluluğu da hatırlatmak isteriz. Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi, gereğince, eski TTK.m.272’de (yeni TTK.m.332) öngörülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan AŞ’ler ile üye sayısı 100 veya daha fazla olan yapı kooperatiflerinin sözleşmeli bir avukat bulundurması zorunludur. Buna aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından, sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan on altı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilecektir. Doğal olarak yasal yükümlülüğün yerine getirilmemesi sonucu şirketin ödeyeceği zarar nedeniyle şirketin uğradığı zarar için, YK üyelerinin sorumluluğuna gidilebilecektir.
Saygılarımla. 03.03.2013
Av. İsmail ALTAY
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi
Banka ve Finans Hukuku Komisyonu Koordinatörü
USİAD Bildiren Dergisi
Global Sanayiciler Dergisi
Haberakis: http://www.haberakis.net/index.php?option=com_content&view=article&id=13025:is