VATANSEVER MİLLETVEKİLLERİNE AÇIK MEKTUP
VATANSEVER MİLLETVEKİLLERİNE AÇIK MEKTUP
Sayın Milletvekili,
Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletinin olması, Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Gazi Millet Meclisimizin emperyalizme ve emperyalizmin kölesi olan monarşiye karşı yapılan Kurtuluş Savaşı'nın ve Devrimin sonucu olmuştur. Bizim Ulus Devletimizin Anayasası ve bu hüküm, Mehmetçiğin kutsal kanı ve süngüsüyle; Türk Kadınının omzunda, kağnısında taşıdığı top mermisi ve canıyla yazılmıştır.
Egemenliğin asli sahibi olan bizler; egemenliğimizi, Anayasamızın koyduğu esaslar doğrultusunda, yasama, yürütme ve yargı organları aracılığı ile kullanmaktayız. Bu amaçla size vekalet vererek, sizi yasama organında görev yapmak üzere TBMM'ne gönderdik. Ve siz de bu onurlu göreve, Anayasamızın 81. maddesinde açıkça yazan metin dahilinde namusunuz ve şerefiniz üzerine and içerek başladınız.
Asil olarak hatırlatırız ki, yetkileriniz sınırsız değildir. Egemenliğin kullanılmasını hiçbir surette bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakamazsınız, bu konuda Anayasa değişikliği yapamazsınız. Anayasamızın size ve sizin görev yaptığınız yasama organına ve diğer organlara verdiği yetkinin kaynağı Anayasamızdır. Anayasadan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamazsınız. Bu nedenledir ki, ne Anayasamızın başlangıç bölümü, ne ilk üç maddede yer alan hükümler, ne de bu maddelerin içini dolduran ilgili maddeler, yani rejimimiz değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Bu nedenle, parlamenter sistemi işlevsiz kılacak, "kuvvetler birliği" anlamına gelecek, yasama, yürütme ve yargıyı tek elde toplayarak "üstün kuvvet" yaratacak şekilde rejim değişikliği yapamazsınız. Yetkilerinizi ya da organların yetkilerini başka bir organa ya da kişiye devredemezsiniz.
Yasama yetkisinin devri anlamına gelecek Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine izin veremezsiniz. Siyasi partisinin başında olan bir kişiye, Cumhurbaşkanlığının siyasi sorumsuzluğu zırhı korunarak, hükümet başkanlığı görevini de veremezsiniz. Siyasi Partiler Kanunu'nun antidemokratik yapısı gereği milletvekili adayını belirleme yetkisi fiilen parti başkanında olduğuna göre, 18 yaş gibi hayata henüz atılmamış, tecrübe kazanmamış gençlerin yasama organına seçilerek kapı kulu yaratılması amaçlandığı aşikardır. Her ne kadar şimdilik geri alındıysa da, oluşturulacak yedek milletvekilleri vasıtası ile, tüm milletvekillerini baskı altına alma girişimi, rejim değiştirmek isteyen zihniyetin nasıl vesayetçi bir sistem peşinde olduğunun kanıtıdır. Kaldı ki bunlarla da yetinilmemekte, meclisi dağıtma yetkisi de tek bir kişiye verilerek, vesayet altına alınan, demokratik olmak şöyle dursun "Demoklesin kılıcının altında" bir parlamento yaratılmak istenmektedir. Cumhurbaşkanının ya da başkanın, ya da ne ad verilirse verilsin hiç kimsenin dudaklarının arasına sıkıştırılamaz Gazi Meclisimiz.
Yüksek yargı üyelerini hem Cumhurbaşkanı sıfatı ile, hem parti başkanı sıfatı ile yasama organını etkileyerek seçmenin, bir tek adamın yetkisine verilmesi, sistemi yargı denetiminden çıkarmak anlamına gelir ki, bu da kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Bu çağ dışı düzenleme, bağımsız ve tarafsız yargıyı yok edecek, yargı üzerinde" tek adam" vesayetini kuracak, denetim sistemini yıkacak, yolsuzluklara ve makam suistimallerine ardına kadar kapı açacaktır.
Bununla da yetinilmeyerek; tek adama, tek başına tüm üst kademe kamu görevlilerini atama, kötü niyetli ellere geçmesi halinde paralel devlet yapısı oluşturma yetkisi veriliyor. Dahası, emperyalizmin yıllardır peşinden koştuğu üniter devleti yıkma yetkisi de veriliyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkomutanlığı, Gazi Meclisimizden alınarak, tek adama veriliyor. Üstelik yine TBMM'nin görevi olan "Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verme" yetkisi, denetim dışında tutulan bir kişinin inisiyatifine terk ediliyor.
Ülkemizin bekası için, devletimizi yönetecek kişilerin kandırılmasını engellemek ve onları denetleyerek ülke menfaatleri doğrultusunda karar alınmasını sağlamak sizin görevinizdir. Tıpkı emperyalist ordulara dur diyen 1 Mart Tezkeresinde takındığınız onurlu tavır gibi. Oysa ki Türk Milleti adına kullanmanız gereken gensoru ve kurulacak hükümete güven oyu hakkı elinizden alınmaya, tek kişinin çevresinde dönecek bir "üstün kuvvet" yaratılmaya çalışılıyor.
Adına ne derseniz deyin; bu bir Anayasa değişikliği değil, rejimi değiştirme ve Anayasayı ihlal teşebbüsüdür. Her şeyden önce, yetki aşımıyla yapılmaya çalışılan Anayasayı ihlale teşebbüs, işlem açısından yok hükmündedir. Ayrıca bu girişim, namus ve şeref üzerine içilen andı çiğnemenin yanında, TCK'nın 309. maddesi gereğince "Anayasayı İhlal Suçu" ve TCK'nın 311. maddesi gereğince "Yasama Organına Karşı Suç" oluşturur ki, bu suçların her birinin yaptırımı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Buna ek olarak; bu eylem ve teşebbüs edilen işlem, Anayasa'nın 68/4. maddesine aykırılık teşkil edeceğinden, 69/6. madde gereğince üyesi olduğunuz siyasi partinin de temelli kapatılmasına neden olacaktır. Suç işlemeyin. Hukuksuzluğa geçit vermeyin ve tavrınız hukuktan yana koyun.
Rejim değişikliği amaçlayan ve yetki aşımı ile hazırlanan "sözde Anayasa Değişiklik Teklifi"ni, ülkemizin, milletimizin, Cumhuriyetimizin geleceği adına GERİ ÇEKİN!
Sayın milletvekili ve tüm vatansever milletvekilleri, rejim değişikliği anlamına gelecek maddelere ilişkin TBMM Genel Kurulundaki OYLAMALARA KATILMAYARAK, bu gayri hukuki girişime meşru zemin hazırlamayın!
Kendinizi çeşitli nedenlerle Genel Kurula girmek zorunda hissetmeniz halinde, "HAYIR OYU" vererek; tarihe, Mustafa Kemal Atatürk'ün Gazi Meclisini muhafaza etme onurunu taşıyanlar safında geçin. Aynalara ve çocuklarınızın, torunlarınızın, Milletinizin yüzüne onurla bakabilin.
Türk Milleti, sahip olduğu kayıtsız şartsız egemenliğini devretmeye kalkan karşı devrimci unsurlarla mücadele edecektir! Bu mücadelede Türk Milleti, vatansever milletvekilleri ile Atatürk Cumhuriyeti'nin savunmasında daima omuz omuza olacaktır.
Saygılarımla.
Av. İsmail Altay