İflasın Ertelenmesi ve Ulusal Sermaye
ULUSAL SERMAYENİN VE SOSYAL YAPIMIZIN KORUNMASI İÇİN İFLASLARIN ÖNÜNE GEÇMELIYIZ
Ülkemizin sürüklendiği kaos ortamının etkisi sadece siyaset arenasında doğmuyor, ekonomimiz ve sanayimizi, dolayısıyla iflaslar ve işten çıkarmalarla sosyal yapımızı da vuruyor. Firmalarımız ödeme güçlüğü içinde. İflasın ertelenmesi başvuruları çok yoğunlaştı. Sürekli tedbir kararı almaya çalışıyoruz.
İflasın ertelenmesi müessesesi, ekonomimizi ayakta tutmayı sağlayacak, isten çıkarmaları engelleyerek sosyal sorunlara da engel olacak çok önemli bir müessesedir. Ancak bu yöntemin geçmişte çok kötüye kullanıldığını gördük. Borca batık firmalar, iflasın ertelenmesi başvuruları akabinde aldıkları ihtiyati tedbiri ya da iflasın ertelenmesi kararını, elde ettikleri dokunulmaz süre içinde firmalarını rehabilite ederek ticari hayata geri döndürmekten çok, firmalarının içini boşaltarak borçlarını ödememe yöntemi olarak kullandılar. Bu ekonomide domino etkisi yapmaktadır. Bir firmanın borçlarını ödememesi, alacaklı firmaları ve onların alacaklarını etkiliyor. Peş peşe iflaslar ya da ticareti terkler başlıyor. İşsiz insanlar, yaşam standartları düşen mutsuz bireyler ve aileler, boşanmalar... Bir firmanın iflası bile, ekonomik ve sosyal boyutuyla ülkeyi sarsıyor.
Ticaret Mahkemelerinin, yaptığımız başvurulara, geçmişteki kötüye kullanımın etkisi ile ön yargılı olarak yaklaşması gerekir. Her dosya yüzlerce hayatı etkilemektedir. Bahsettiğim etkileri ile vebali çok büyük bu işin. Bu nedenle doğru bilirkişi raporları, kayyum idaresi ve gerekli denetimi ile müessese yaşatılmalıdır.
Yasa koyucuya ve Adalet Bakanlığına da büyük görev düşüyor. Bunun firmaları rehabilite müessesesi olduğu unutulmadan, öncelikle iflas ve firma rehabilitasyonu hakkında uzmanlaşmış Ticaret Mahkemeleri kurulmalı.
Sağlıklı kayyumluk ve denetim müessesesi oluşturulmalı. Örneğin kayyum, hakimin hatır için atadığı kişilerden değil, firmanın bağlı bulunduğu sanayi ya da ticaret odasının, o şehrin Barosunun ve SMMM Odasının lisans verdiği kişilerce oluşturulan listeden seçilmeli. Bu konuda eğitim alan kişiler ancak kayyumluk listesine yazılabilmeli. Tabi bunun bir de disiplin denetimi müessesesi de kurulmalı.
Bir de iflasın ertelenmesi kurumunun, mağdur alacaklılar yaratmaması gerekir. O da ekonomide ve sosyal hayatta domino etkisi yaratıyor. Bunun için, konkordatoya yaklaştırılarak borçların belirli disiplinde tasfiyesi ile birlikte firmaların rehabilite edilmesi yöntemi için yasal düzenlemeler yapılmalı.
Sanırım geldiğimiz noktada, iflasların önlenmesi için bir İstanbul Yaklaşımına daha ihtiyacımız var. Ekonomimizi, ulusal sermayemizi, emekçilerimizi ve sosyal yapımızı korumalıyız. Hepimiz bu teknedeyiz, batırmadan yüzdürmeliyiz. 11.03.2016
Av. Arb. İsmail ALTAY
İstanbul Barosu Meclis Başkan Vekili
Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi Başkan Yardımcısı