Hesap İşletim Ücreti Alalım Derken Bankacılık Sistemini Yıkıyorsunuz
HESAP İŞLETİM ÜCRETİ ALALIM DERKEN
BANKACILIK SİSTEMİNİ YIKIYORSUNUZ
Bankalarda hesap işletim ücretine ilişkin uyuşmazlığın tüketici hakem heyeti yetkisinde olmadığına ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (E: 2013/17905, K: 2014/165) “…Bir uyuşmazlığın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığının kabulü için aynı Yasa’nın 2. maddesinde öngörülen tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu tüketici işleminin olması gerekir. Somut uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında imzalanan bankacılık işlemleri sözleşmesine dayanılarak davalı adına açılan mevduat hesabından tahsil edilen hesap işletim ücretine ilişkin olup tüketici kredisi ilişkisinden kaynaklanmadığından genel görevli mahkemeler önünde çözümlenmesi gereken bankacılık işlemi mahiyetindedir. Taraflar arasında Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalan uyuşmazlık bulunmamaktadır…” kararı verdi.
Bu karar görünürde görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin olsa da, aslında “mevduat hesaplarından tahsil edilen hesap işletim ücretlerine ilişkin uyuşmazlığa” tüketicinin korunması hakkında kanunun uygulanamayacağına ilişkin bir karar niteliğindedir.
Öncelikle bilinmeli ki, bankalarda kredi çekmek, kredi kartı almak, havale yapmak, (kanun ile zorunlu hale getirilen) kira ödemek gibi birçok işlem yapmak için hesap açtırmak zorundasınız. Yani tüketicinin bankacılıkla ilgili bir tasarrufta bulunmasının ön şartı hesap açtımaktır. Bu hesabın adı da (vadeli ya da vadesiz) “mevduat hesabı” olmaktadır. Bu nedenle mevduat hesap açıldı diye hesap işletim ücreti istenmesi ya da bu olayı Tüketici Mahkemesi’nin etki alanından çıkararak Ticaret Mahkemesi’nin yetki alanına sokması doğru değildir.
Mahkemeler somut olayda, müşterinin bankada açtığı hesap ile ticari veya mesleki faaliyette bulunup bulunmadığı (TKHK.m.3/e) tespit etmesi gerekir. Daha açık bir deyişle, vadesiz mevduat hesabından hesap işletim ücreti alındıysa, bu uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girer. Ancak faiz ya da sair finansal ürünlerden kazanç için hesap açılmışsa, bu borçlar kanunu ve ticaret kanunu gibi genel kanun hükümlerine tabi olur. Yine de bu halde bankanın hesap işletim ücreti talep etmesi hakkaniyete uygun olmadığı gibi, tipik bir genel işlem şartıdır. Bu nedenle de bankaca istenen ücret iptal edilmelidir. Çünkü hem bankanın hem de müşterisinin kazanç elde ettiği "vadeli mevduat" gibi bankacılık işlemleri yapabilmek için, banka müşterisine hesap açılmasını şart koşmakta, ona alternatif göstermemektedir.
Bundan başka konunun bankalar açısından bir başka cephesi var. Bankalar çok genel tanımla, topladığı mevduatı finansal ürüne çevirerek satan kurumlardır. Bunun için de mevduat toplayabilecek itibara sahip olmaları gerekir. Piyasadan, tasarruf sahiplerinden para toplayabilmek için faiz veren bankalar, mudilerine güven veremezlerse, mevduat toplayamazlar. Yine müşterilerine güven veremezlerse, kredi verip, topladığı parayı satarak kar sağlayamazlar. Bu noktada bankalar, kısa vadeli aşırı kar yapma hırsıyla hareket ederek, hesap işletim ücreti gibi adlar altında topladığı paradan mantıksız ücret istemeye devam ederlerse, uzun vadede bankacılık sistemini baltalarlar. Belki plazalardan sokaklar görülmüyor ama uyaralım ki, bu gibi tutumlar nedeniyle halk bankaların kendilerini sömürdüğüne inanmaya başladı. Bu görüş dünyada yayılıyor. “Wall Street’i İşgal Et” hareketini hatırlatmak isterim. Bu küçük çıkar peşinde koşmalar, bankacılık çağına son verebilir. Her şeyin bir alternatifi bulunur. Dövizzedeler olayından sonra ben BDDK’dan ve TBB’den umudumu kestim, bari bankalar kendi sektörlerini korusun. 23.05.2014
Av. İsmail Altay
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi
Banka ve Finans Hukuku Komisyonu Koordinatörü