İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu Av.Ümit Kocasakalın Konuşması
İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulu Av.Ümit Kocasakal'ın Konuşması
17.03.2013
İSTANBUL BAROSU OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL KARARI: ‘BAŞKAN VE YÖNETİM KURULU GÖREVİNİN BAŞINDADIR. İRADEMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ”
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu 135 yıllık tarihine yakışır bir şekilde olağanüstü toplandı, son günlerde avukata, avukatlık mesleğine, barolara ve özellikle hukuksuzluklara karşı direnen İstanbul Barosuna yönelik saldırılar ve yıldırma girişimlerini görüşerek, oybirliğiyle kabul ettiği bir SONUÇ BİLDİRGESİYLE tarihe not düştü.
17 Mart 2013 Pazar günü Haliç Kongre Merkezi Haliç Salonunda yapılan Olağanüstü Genel Kurul bir katılım rekoru kırdı. Salon ve koridorlar dar geldi. Salona giremeyen katılımcılar genel kurul çalışmalarını lobiye ve koridorlara konulan ekranlardan izledi. Kentin çeşitli yerlerinden yapılan sabah saat 09.00’la 17.00 arasında saat başı ücretsiz otobüs seferleri ile Üsküdar ve Kadıköy iskelelerinden aynı şekilde kaldırılan tekneler yoğun taşımalar yaptılar.
Yurt içinde TBB, Barolar, hukuk kurumları ve sivil toplum kurumlarından, yurt dışında ise uluslar arası ve ulusal barolardan ve hukuk kurumlarından yoğun katılım oldu. Olağanüstü Genel Kurula yurdumuzdaki Üniversiteler ve özellikle hukuk fakülteleri davet edildikleri halde, ilgi gösteren olmadı.
Tek gündemle toplanan tarihi Genel Kurul’da önce Divan oluşturuldu. Verilen önergede Divan Başkanlığına Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Başkan Yardımcılığına Av. Kemal Aytaç, üyeliklere Av. Emine Mustafaoğlu, Av. Türkan Yılmaz önerildi. Başka bir önerge olmadığından önerge oylandı ve oybirliğiyle kabul edildi.
Divanın yerini almasından sonra Başkan Bayraktar Genel Kurulu Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ulu önder Atatürk, silah arkadaşları, şehitlerimiz ve kaybettiğimiz meslektaşlarımız için saygı duruşuna davet etti. Arkasından İstiklal arşımız söylendi.
Genel Kurula hitabeden Divan Başkanı Prof. Dr. Köksal Bayraktarkısa bir konuşma yaptı. Bayraktar konuşmasında şu hususlara değindi:
“Savunma mesleği bugün tehlikelerle karşı karşıyadır. Baro yönetimin yargı önüne çıkarılmak istenmesi hepimizin ortak tepkisini çekmiştir. Bugün barolar, avukatlar, hukukçular zor bir dönede bulunmaktadır. Telefonlarımız dinleniyor, bürolarımız aranıyor, üstlerimiz aranıyor, duruşmalarda bizlere söz verilmiyor, polis ve jandarmanın baskı tehdit ve şiddetiyle karşı karşıya geliyoruz ve mesleğimizi yerine getirmemize imkân bırakılmıyor. Bazı meslektaşlarımız gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve yargılanıyor. Bütün bunlara muhatap oluyoruz. Baro yönetimine açılan ceza davası AİHS, Anayasaya, Avukatlık Kanununa, Türk Ceza ve Ceza Muhakemesi kurallarına da aykırıdır. Hukukun üstünlüğü ortadan kaldırılmak ve savunma hakkı elimizden alınmak istenmektedir. Adil yargılanma hakkı rafa kaldırılmak istenmektedir. Yargı bağımsızlığı dokunmazlığı içersinde avukatlar da bulunmaktadır. Bu genele Kurulun toplanmasının sebebi budur, savunma hakkımızı savunmak için toplanmış bulunuyoruz.
Başkan Bayraktar, daha sonra açılış konuşmasını yapmak üzere İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal’a söz verdi.
Alkışlarla kürsüye gelen ve konuşması sık sık alkışlarla kesilen Başkan Kocasakal tarihi konuşmasını yaptı. Kocasakal, “Bağımsız yargı, toplumsal düzenin belkemiğidir. Türkiye bu açıdan omurilik felci olmuştur. Zulüm yargı eliyle gerçekleşmekteyse bunun adı da ileri faşizmdir” dedi.
Kocasakal, 12 Eylül döneminde İstanbul Barosu Başkanı Orhan Adli Apaydın’dan sonra yargılanan ilk baro başkanı olduğunu söyleyerek, “Tarihin bazı zamanlarında yargılama yapmak ağır gelir, insanı ezer. Yargılanmak ise onur verir, şeref verir, dolayısıyla bu şerefi yaşıyoruz. Mesleğimiz için bir bedel ödemek gerekirse bu bedeli öderiz” dedi. Kocasakal hukuk devletinde insanların, sabaha karşı yaka paça gerekçesiz gözaltına alınıp tutuklanmayacaklarını dile getirerek “Bugün Türkiye’de güç ve iktidar savaşlarının arenası haline getirilen, tamamen siyasi iktidarın denetimine giren yargı artık hak ve özgürlüklerin en büyük tehdidi, toplumun kâbusu olmuştur” diye konuştu.
Konuşması sık sık alkışlarla bölünen Kocasakal şöyle devam etti: “Buradan hâkimlere sesleniyorum. Güce boyun eğmeyin, biat etmeyin, cesur olun. Yalnızca hak ve adalete, hukuka göre karar verin. İnsanları mesnetsiz, bilinçsiz tutuklayıp hapse atmayın. Yasaları eğip bükerek bir silah gibi kullanmayın.”
Kocasakal, cumhuriyet savcılarına seslendiğini de belirterek “Cumhuriyetin, toplumun savcıları olun. Avcı değil, savcı olun. Kürsünün üstünde olmak, üstün olmak anlamına gelmez. Yetkileriniz, açık çek değildir. Gizli tanıklar mahkemelerin elemanı değildir. Ülkemizde bugün bir gizli tanık terörü yaşanmaktadır” dedi.
Avukatların mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulduğunu kaydeden Kocasakal şöyle devam etti: “Alışveriş merkezi şeklinde yapılan adliyeler, hâkim ve savcıların mülkü olarak görülmekte, avukatlar yok sayılmaktadır. Biz adliyenin kiracısı veya müşterisi değil, sahibiyiz. Adliye de bizim, duruşma salonu da. Biz avukatız, hukukçuyuz, güce tapmayız. Hiçbir iktidara biat etmeyiz. Gerekirse kırılırız. Eğilip bükülmeyiz. Hiç kimseden emir almayız. Silivri hukukunuzla, bavul hukukunuzla korkutamazsınız. HSYK’nin arzuladığı gibi salonlardan geri geri eğilerek değil, başımız dik çıkarız.”
Kocasakal, avukatların gücünü hukuktan, haktan ve halktan aldığını vurgulayarak, “Kutup yıldızımız adalettir, hep onu ararız. Bizi çiğnemeden hiçbir güç, kanunların, kürsülerin arkasına gizlenerek hak ve özgürlükleri boğamaz. Buna izin vermeyiz. Bu uğurda her türlü bedeli ödemeye hazırız. Hiç kimsenin, avukatların ve baronun örgütlü ve çelik gücünü sınamaya kalkmamasını tavsiye ederiz” diye konuştu. İstanbul Barosu’nun zorlama davalarla sinmeyeceğini dile getiren Kocasakal, “Gün ayrılık günü değil, faşizme hukuksuzluğa karşı bir olma günüdür. Artık gücümüzü gösterme, eylem zamanı” dedi.
Bu tarihi konuşmanın tam metni için tıklayınız.
Konuşmanın videosu:
Kocasakal’dan sonra konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Vedat Ahsen Coşar özetle şöyle dedi: “Avukatı duruşma salonundan çıkaran, tutuklayan; gazetecisini, aydınını susturan, tutuklayan toplum, kendisini de susturur kendisini de tutuklar. Sadece avukatlar değil, devlet adamları, siyasetçiler, hâkim ve savcılar, gazeteciler, yurttaşlar da tutukludur. Bir büyük hapishanedir artık orası”.
Bu konuşmadan sonra Divan, yabancı konuklara söz verdi. İlk konuşmayı yapan Avrupa Barolar Konseyi 3. Başkan Yardımcısı Michel Benichou, “Burada bulunma amacım Türk otoritelerinin İstanbul Barosu’na ve Türk avukatlara yönelik tutumunun kabul edilemez olduğunu kararlıkla dile getirmektir. Bir ülkenin iç politikasına karışmak bana düşmez. Buna karşın hükümetin aşırılıklarına karşı durmayı görev bildiğimi belirtmek isterim. Savunmaya yönelik bu saldırıları daha fazla tolere etmeyeceğiz” dedi.
Benichou, Victor Hugo’nun “Her yerde polis var ama hiçbir yerde adalet yok” sözlerinin, Türkiye’nin durumunu tarif ettiğini dile getirdi.
Avrupa Barolar Konseyi (CCBE) 3. Başkan Yardımcısı Mr. Michel Benichou 'nun videosu:
Uluslararası Avukatlar Birliği Başkanı Jean Marie Burguburu ise şöyle konuştu: “Polis avukatların barolarını basıyorsa demokrasiden söz edilemez. Avukatların baroları sistematik olarak aranıyorsa burada hukukun üstünlüğünden söz edilemez. Avukatlar tutuklanıyorsa, temel özgürlükler büyük bir tehlike içindedir. Baro başkanı ve kurul üyelerine dava açıldığını büyük bir şaşkınlık ve öfkeyle öğrendik. Kocasakal’ın baro yönetiminin takındığı cesur tavrına UIA’nın desteğini göstermek için geldim. Baronun davasına katılmak için bir gözlemci görevlendireceğim.”
Uluslararası Avukatlar Birliği {UIA) Başkanı Mr. Jean-Marie Burguburu 'nun videosu:
Alman Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Michael Krenzler de, “Avukatın bağımsızlığı öncelikle devletten bağımsızlığını ve devletin talimatlarından bağımsızlığını ifade eder. Bu bağımsızlık devletin baskılarından dolayı tehlikeye düşüyorsa Alman Federal Barosu alarma geçer” dedi.
Alman Barolar Birliği (BRAK) Başkan Yardımcısı Dr. Michael Krenzler 'in videosu:
Bu arada Divan Başkanlığına 7771 imzalı bir önerge geldi. Önergede, hazırlanacak Sonuç Bildirgesinde özellikle aşağıdaki hususların vurgulanması istendi:
Önerge okunduktan sonra Genel Kurulun onayına sunuldu. Önerge oybirliğiyle kabul edildi.
Sonuç bildirgesinin hazırlanması için yeni bir önerge verildi. Av. Zeki Diren, Av. Özgür Akaya, Av. Kemal Güngör imzalı önergede bildirgenin Av. Ayhan Erdoğan, Av. Uğur Yetimoğlu, Av. Ceren Akkaya’dan oluşan bir komisyon tarafından hazırlanması istendi. Önerge oylandı ve oybirliğiyle kabul edildi.
Divan, grup sözcülerine söz verileceğini duyurdu ve ilk konuşmayı Çağdaş Avukatlar Grubu adına Av. Ayhan Erdoğan yaptı. Erdoğan:
Sürdürülmekte olan davalarda savunma görevinin yapılması sürekli olarak engellenmektedir. Ergenekon ve KCK davalarından mahkemenin dava avukatlarını jandarma marifeti ile mahkeme salonundan zor kullanarak çıkartması ülkemiz tarihinde hiçbir dönemde görülmemiştir. Mahkemeler savunmayı adeta ortadan kaldıracak şekilde avukatlara dava yasağı koymakta ve adil yargılanma hakkının ihlali yanında sanıkları da savunma hakkından mahrum bırakmaktadır.
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına Av. Nazan Moroğlu:
Biliyor ve inanıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti, hukukun üstünlüğünü savunan aydınlarının hep yanında olacak, ama onları hukuk dışı yargılamayı sürdürenleri tarihin kara sayfalarına gönderecek. Bunu biz de başarabiliriz. Başarmalıyız. Bu süreçte toplumun tüm kesimlerinin, hak ve hukuklarının güvencesi olan avukatlara, barolara sahip çıkacağına inancımız tamdır, destek veren herkese teşekkür ediyoruz.
Katılımcı Avukatlar Grubu arına Av. Bahri Bayram Belen:
Gelinen noktanın nereye varacağını görmemiz, saptamamız ve ona göre avukatlık, savunma hak arama özgürlüğü ile ilgili duyarlılığımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Siyasi davalarda avukatlık yapmak zordur. Siyasi davalarda avukatlara doğrudan ya da dolaylı, açık ya da gizli, siyasi kolluktan, iktidardan savcıdan hatta yargıçlardan tehdit gelebilir. Bu yaşanan gerçek bir olgudur.
Özgürlükçü Hukukçular Platformu adına Av. Fırat Epözdemir:
Demokratik ilkeye uygun davranmayan kişilerin ideolojik anlamda farklı düşünen İstanbul Barosu yönetimini sandıkla değil bir takım haksız ve hukuka aykırı yöntemlerle yönetimden düşürmek istedikleri açık ve nettir. Özgürlükçü Hukuk Platformu olarak İstanbul Barosu Yönetim Kuruluna dolayısıyla İstanbul Barosunun üyelerine yapılan bu haksızlık ve hukuka aykırılığın karşısındayız.
Savunmaya Özgürlük Platformu adına Av. Ercan Kanar:
Önemli bir süreçten geçiyoruz. Avukatların devlet avukatı olma, baronun bir devlet organı olma anlayışına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Ama temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçmesinin en büyük koşullarından biri de devam eden savaşın son bulmasıdır. Barışın sağlanmasıdır. İktidarın baroya gasp girişimine karşı hep birlikte karşı çıkıyoruz. Bugün hukukun üstünlüğü büyük bir sefalet içindedir. Bu zihniyete karşı mücadele etmeliyiz.
Çağdaş Hukukçular Derneği adına söz verildi. Dernek adına Av. Güray Dağ konuşmasına başlamadan önce Çağdaş Hukukçular Derneği yöneticileri ve Halkın Hukuk Bürosunun basılması, aranması ve avukatların gözaltına alınmasına ilişkin bir sinevizyon gösterisi yapıldı. Dağ, daha sonra Kandıra F Tipi Cezaevinden Genel Kurul’a gönderilenAv. Taylan Tanay, Av. Güçlü Sevimli, Av. Günay Dağ imzalı mektubu okudu.
Çağdaş Hukukçular Derneği adına Av. Güray Dağ:
Siyasal iktidar avukatlığı adeta bir hükümet tasarrufu haline getirmeye çalışmaktadır. Kimin avukatlığını yapacağımıza, nasıl avukatlık yapılacağına ve nasıl baro yönetileceğine ben karar vereceğim demektedir. Bu uğurda kendi koyduğu hukuk kurallarını çiğnemekte, komplo kurmakta, özel yetkili hâkim ve savcılarını harekete geçirmektedir. Ancak egemenlerin unuttuğu bir şey var. Ne bu ülkede, ne de dünyanın her hangi bir coğrafyasında avukatlar kendilerine yönelik saldırılara hiçbir zaman teslim olmadılar, hep direndiler.
Grup sözcülerinin konuşmalarından sonra Baro Başkanlarına söz verildi.
Ankara Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu:
Bugün Türkiye Cumhuriyetinin içinde bulunduğu belki de en olağanüstü dönemle karşı karşıyayız. Doğrudan avukatların ve mesleğin hedef alındığı, demokrasinin askıya alındığı ve cumhuriyetin yok edilmek istendiği bir dönemden geçiyoruz. Biz de bu olağanüstü dönemin olağanüstü tehditlerine cevap olarak İstanbul Barosunda olağanüstü genel kurulumuzu gerçekleştiriyoruz. Çünkü içimizden birine yapılmış olan hepimize yapılmıştır. Bunun cevabını da hepimizin elbirliğiyle tek vücut halinde vermemiz gerekir. İstanbul Barosu ne yapmıştır? İstanbul Barosu görevini yapmıştır. Bu kadar… İstanbul ili hudutları içersinde trajik boyutlara ulaşan bir hukuksuzluğa karşı çıkmıştır.
İzmir Barosu Başkanı Av. Sema Pektaş:
Eğer bu bir kavga ise, biz bu kavgada varız. Ve bu saldırı karşısında İstanbul Barosu ile eksiksiz bir dayanışma içinde olacağımızın bilinmesini isteriz. Bu kavganın olağanüstü yargılamaları kabul edip etmemek kavgası olduğunu, bu kavganın savunma hakkını sağlayan, koruyan bir kavga olduğunu, insan hakları, adalet ve vicdan kavgası olduğunu bütün dünyaya anlatmaya kararlıyız. Çünkü biz yargının uslu çocukları değiliz. Avukatlar uslu çocuklar olamaz. Hukuk devleti uslu çocuk istemez. Biz itiraz etmek için varız ve var olacağız. Yaşasın adalet ve vicdan!
Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi:
Bizler tarihimiz boyunca mazlumun yanında yer almış, iktidar ve güç odaklarına boyun eğmemiş onurlu bir mesleğin mensuplarıyız. Bizler darbe dönemlerinin olağanüstü baskıcı uygulamalarına, soruşturma ve tutuklamalarına boyun eğmedik. Elbette bugün de antidemokratik uygulamalara, barolara baskı uygulamalarına karşı çakacağız. Aksi halde hiç kimsenin hukuk güvenliğinden söz edilemez. Bu nedenle, hukuki temelleri tartışmalı yasal usul hükümlerine aykırı şekilde açılan haksız ve hukuksuz bir dava nedeniyle üyelerinin büyük çoğunluğunun desteği ile seçilmiş İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulunun görevlerinin sona ereceği tartışmasını hukuk üstünlüğü ve Türkiye’nin geleceği bakımından kabul edilemez buluyoruz.
Erzurum Barosu Başkanı Av. Faruk Terzioğlu:
Erzurum Barosu olarak baroların üzerinde kurulmak istenen baskıya karşı çıktığımız için buradayız. İstanbul Barosu ile aynı endişeleri paylaştığımız için buradayız. Sayın Başkan, hiç korkunuz olmasın, 17 Mayıs’ta sizi ve Yönetim Kurulunu yargılayacak hâkimler, gözlerinizin içine bakarak ‘acaba bir korku ifadesi var mı?’ diye bakacaklar. İnanın ki bulamayacaklar. Arkanızda 60 bin savunmanın temsilcileri avukatlar var.
Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık
Türkiye’de tek parti iktidarından tek parti diktatörlüğüne geçişin her türkü fiili ve hukuki uygulamalarının görüldüğü, uzlaşma adı altında parmak çoğunluğuna dayanan bir anlayışın baskıcı bir şekilde Türk usulü başkanlık sistemine doğru götürülmek istendiği parlamenter demokratik rejimin, hukuk devletinin ve kişi güvencesinin dayanağı olan kuvvetler ayrılığının artık ortadan kalktığı tasfiye halindeki özel yetkili mahkemelerin verdiği kararların artık vicdanları yaraladığı, 8 milletvekilinin, 45 hukukçunun 70’in üzerinde gazetecinin çağdaş bir üniversite istedikleri için 2 binin üzerinde öğrencinin tutuklu olduğu bir dönemden geçmektedir Türkiye. Böyle bir ortamda yapılıyor genel kurul. Bu genel kurulun nedenini biliyoruz ve hepimiz İstanbul Barosuna destek veriyoruz. Savunmayı savunuyoruz. Önceki Baro Başkanlarına söz verildi.
Önceki Baro Başkanlarından Av. Prof. Dr. Yücel Sayman:
Savunma hakkını savunan baroya karşı mensubu olduğu avukatlar hangi dava olursa olsun mahkemede görev yapamadığı, söz hakkı verilmediği, dışarı çıkarıldığı, konuşturulmadığı bir ortam olursa elbette ki baro müdahale edecektir. Ve baronun bu müdahalesinin nasıl yapılacağına siz karışamazsınız. Savcı karışamaz, yargıç karışamaz, siyasi iktidar hiç karışamaz. Benim cezalandırmak kudretim var derse biz de orada halkı temsil ediyoruz, orada biz halkın sesiyiz der böyle beraber, birlikte oluruz, savunma hakkını savunuruz. Onun için İstanbul Barosuna karşı açılan ceza davasında biz arkasındayız, baromuzu savunuyoruz.
Önceki Baro Başkanlarından Av. Kazım Kolcuoğlu:
Barolara karşı uzun zamandan beri yürütülen baskı ve sindirme politikalarının başta baromuz olmak üzere tüm barolardan meslektaşlarımızı haklı bir mücadelenin içersine sokmuştur. Tüm bu baskı ve sindirmelerin yargıdan gelmesi bu mücadeleyi daha önemli hale sokmuştur. Son dönemlerde avukatlık mesleğine, meslek onuruna, İstanbul Barosuna yönelik saldırıların, hukuksuzlukların tahammül edilemez boyutlara ulaşmasının olağanüstü genel kuruluna taşınarak tartışılması olağanüstü genel kurulu bir hukuk ve adalet şölenine dönüştürmüştür. Kurum ve kuruluş başkanlarına söz verildi.
YARGI-SEN Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu:
Hukukun üstünlüğü yolunda hep birlikte yürümeye devam edeceğiz. Hukuk devletinin tesisi için bedel ödemek gerekiyorsa, bu yolda bedel ödemek en büyük onur olduğu için, sizleri aydınlık yarınlar için bu bedeli ödemeye davet ediyorum. Bilinmelidir ki mutlaka, ama mutlaka üstünün hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün egemen olacağını belirtiyorum.
YARSAV Başkanı Murat Arslan:
Konuşması gerekenlerin büyük bir suskunluğa gömüldüğü korku imparatorluğunda susmayanların, her türlü hukuksuzluk karşısında güçlü ve onurlu bir şekilde haykıranların da var olduğunu göstermek için buradayız. Adil yargılanma hakkının temellerinden olan savunma makamının dokunulmazlığı uluslar arası hukuka paralel olarak ülkemizde de anayasada güvence altına alınmış olmasına rağmen İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında yargı yapanı etkileme suçuyla dava açılması hayallerindeki devleti yaratma adına engel olarak görülen yargıda yargıç ve savcılardan sonra bir prangadan da kurtulma hamlesi olarak yargı eliyle savunmanın ıraksallaştırılması hukuk devletinin tamamen rafa kaldırılmasının ilanıdır.
Bir komisyon tarafından hazırlanan Sonuç Bildirgesinin hazır olduğu bildirildi. İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Durakoğlu, Bildirgeyi Genel Kurul’a sundu. Divan, okunan bildirgeyi Genel Kurul’un onayına sundu ve bildirge oybirliğiyle alkışlar arasında kabul edildi.
Bildirgenin tam metni için tıklayınız.
Sonuç Bildirgesi'nin videosu:
Bildirgenin kabulünden sonra Av. Ali Rıza Aktan, Av. Sedef Ünal, Av. Adalet Yılmaz, Av. Muhittin Köylüoğlu ve Av. Casim Yılmaz kendi adına söz alarak konuştu.
Konuşmaların tamamlanmasından sonra İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal bir teşekkür konuşması yaptı.
Divan, gündemin tamamlandığını belirterek Olağanüstü Genel Kurul toplantısının sona erdiğini bildirdi.
Katılımcıların isimleri için tıklayınız.
Salonda yer alan sloganlar: - TUTUKLU AVUKATLAR SERBEST BIRAKILSIN - İKTİDAR ELİNİ SAVUNMADAN ÇEK - BAROMA DOKUNMA - HALKIN HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞĞÜ ENGELLENEMEZ - DOKUNAN YANSA DA DOKUNACAĞIZ - SUSMAYACAĞIZ - SAVUNMAYA DOKUNMA
Genel Kurul'dan izlenimler için tıklayınız.
|
Kaynak: http://www.istanbulbarosu.org.tr/Detail.asp?CatID=1&SubCatID=1&ID=7905